Giriş
AB İlerleme Raporları, Türkiye’nin Avrupa Birliği(AB)’ne üyelik sürecini izlemek amacıyla ilk kez 1998 yılında yayınlanmaya başlamıştır. 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile temelleri atılan Türkiye-AB ilişkileri, 1999 yılında Türkiye’nin aday ülke olarak kabul edilmesiyle hız kazanmış ve bu süreçle birlikte AB, aday ülkelerin uyum süreçlerini değerlendirmek amacıyla düzenli ilerleme raporları hazırlamaya başlamıştır. Her yıl yayınlanan bu raporlar, Türkiye’nin demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve çeşitli ekonomik ve sosyal alanlarda AB standartlarına uyum seviyesini analiz ederken, eksiklikleri ve iyileştirme alanlarını da ortaya koymaktadır. İlerleme raporları, Türkiye’nin AB üyelik sürecindeki gelişimini izlemek ve gerekli reformları teşvik etmek için kritik bir araç olarak görülmektedir.
Türkiye, uzun süredir AB ile bütünleşme sürecinde önemli yapısal değişimler geçirmektedir. AB tarafından hazırlanan yıllık ilerleme raporları, Türkiye’nin sosyal politika ve sosyal hizmet alanlarında kaydettiği gelişmeleri ve karşı karşıya olduğu zorlukları detaylandırmaktadır. 2024 Türkiye İlerleme Raporu, sosyal hizmetlerin kapsamını, sosyal politika önceliklerini ve Türkiye’nin AB standartlarına uyum sürecindeki mevcut durumunu değerlendiren önemli bir belge niteliğindedir. Bu analizde, 2024 yılı için açıklanan rapor çerçevesinde yer alan Türkiye’nin sosyal politika ve sosyal hizmetler alanındaki performansı ele alınacaktır. Ayrıca, sosyal politika reformlarının ve sosyal hizmet uygulamalarının nasıl iyileştirilebileceğine yönelik öneriler sunulacaktır.
Tarihsel Arka Plan
Türkiye, sosyal politika ve sosyal hizmetler alanında son yıllarda önemli reformlar gerçekleştirmiş olsa da bazı temel konular hâlâ çözüm beklemektedir. Sosyal politika, bireylerin toplumsal refahını koruma ve geliştirme amacını taşırken, sosyal hizmetler bu amaca yönelik olarak bireylere doğrudan destek sunan araçlar olarak tanımlanabilir. Türkiye’de sosyal hizmetlerin kapsamı, aile desteklerinden engelli bakımına, yaşlı hizmetlerinden çocuk koruma sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Sosyal politikalar ise iş güvencesi, iş sağlığı ve güvenliği, ayrımcılıkla mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi geniş bir çerçevede değerlendirilmektedir.
Türkiye’nin AB ile ilişkileri, 1963 yılında Ankara Anlaşması’nın imzalanmasıyla başlamış ve 1999’da aday ülke olarak kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya geçmiştir. 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başlayan Türkiye, bu süreçte demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve ekonomik reformlar gibi çeşitli alanlarda AB standartlarına uyum sağlamak adına önemli adımlar atmıştır. Ancak, 2018’de AB ile müzakereler, özellikle hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularında yaşanan gerilemeler nedeniyle duraklamıştır. Türkiye’nin adaylık sürecinde bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da demokratikleşme alanında AB’nin beklentilerini karşılamada görüş ayrılıklarının yaşanmasına sebep olmuştur. Bu tarihsel süreç içerisinde Türkiye’nin sosyal politika ve sosyal hizmetler alanında attığı adımlar, AB standartlarına uyum açısından kritik bir rol oynamıştır.
AB’nin Türkiye 2024 İlerleme Raporunda ise Türkiye’nin sosyal hizmetler ve sosyal politika alanında kat ettiği yolu, karşılaşılan engelleri ve gelecekteki fırsatları detaylandırmaktadır. Türkiye’nin AB üyelik süreci hâlâ zorluklarla karşı karşıya olduğu insan hakları, demokratik reformlar ve yargı bağımsızlığı alanlarındaki eksiklikler AB tarafından dikkatle izlendiği belirtilmiştir.
Bu rapor çerçevesinde Türkiye’nin sosyal politika uygulamaları ile sosyal hizmetlerin AB standartlarına uyum sürecindeki güçlü ve zayıf yönleri ele alınmaktadır. Bu kapsamada 2024 Türkiye İlerleme Raporu’nda sosyal hizmetler ve sosyal politika alanlarına dair bazı başlıklar şu şekilde açıklanmıştır:
- Sosyal Politika ve İstihdam
• AB kuralları, iş hukuku, eşitlik, iş sağlığı ve güvenliği ve ayrımcılık yapmama konularında asgari standartlar belirlemektedir. Türkiye, iş hukuku alanında ilerleme kaydetmemiştir. Özellikle küçük işletmelerde ve kırsal alanlarda uygulama sınırlıdır; birçok sektörde iş yasalarının sağladığı çeşitli koruyucu önlemler eksiktir. Kayıt dışı çalışma oranının yüksek olması, iş hukukunun uygulanmasını engelleyen önemli bir faktör olarak vurgulanmıştır(Avrupa Komisyonu, 2024).
• Türkiye’de sosyal diyalog alanında da ilerleme sağlanamamış, toplu iş sözleşmesi kapsama alanı düşük kalmıştır. Özel sektörde sendikalaşma oranı %15.22, kamu çalışanlarında ise %74.54 olarak belirtilmiştir. Sivil memurlar için grev hakkı tanınmamakta ve bazı kamu sektörü çalışanları sendikalara katılma hakkından mahrum kalmaktadır(Avrupa Komisyonu, 2024). İş gücü piyasasındaki gelişmelere paralel olarak, Türkiye’nin sosyal kapsayıcılık ve koruma alanındaki performansı da değerlendirilmiştir. - Sosyal Kapsayıcılık ve Koruma
• Türkiye’nin kapsamlı bir yoksulluk azaltma stratejisi yoktur; 2024 Cumhurbaşkanlığı Programı kapsamında bazı önlemler bulunmaktadır. Gelir eşitsizlikleri 2022’den bu yana artmıştır. Yoksulluk ve sosyal dışlanma riski özellikle çocuklar arasında yüksektir ve yaşlılar arasında keskin bir şekilde artmıştır. Deprem bölgesindeki geçici yerleşimlerde engelli bireylerin refahını sağlamak için özel dikkat gerekmektedir(Avrupa Komisyonu, 2024).
• Çocuk bakım hizmetlerinde aile temelli bakım hizmetleri ve koruyucu aile sistemi güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Engellilere yönelik haklar ve yaşlanma konularında yakın zamanda kabul edilen ulusal stratejilerin henüz belirgin bir etkisi gözlenmemektedir(Avrupa Komisyonu, 2024). Toplumsal cinsiyet eşitliği gibi dezavantajlı grupların haklarının korunmasının yanı sıra engelli bireylerin topluma kazandırılması da sosyal politikaların önemli bir bileşeni olduğu vurgulanmıştır. - Kadın ve Erkek Arasında Eşitlik
Kadın istihdam oranı erkeklere göre oldukça düşük kalmıştır. Türkiye, 2023 Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda 146 ülke arasında 129. sırada yer alarak bir gerileme yaşamıştır. Çocuk ve yaşlı bakımında uygun maliyetli hizmetlerin eksikliği, kadın istihdam oranının artmasını engelleyen başlıca faktörler arasında gösterilmiştir. Kadınların yönetim pozisyonlarındaki oranı oldukça düşük kalmaktadır(Avrupa Komisyonu, 2024). - Engelli Bireyler ve Ayrımcılık
Engelli bireylerin istihdamda ayrımcılığa maruz kalması devam etmekte olup, Türkiye’nin bu alanda bütüncül bir stratejisi bulunmamaktadır. Ayrımcı mevzuatlar ve uygulamalar, engelli bireylerin yargıç ve savcı olarak istihdam edilmesinin önünde engel teşkil etmektedir(Avrupa Komisyonu, 2024).
Türkiye’de Sosyal Politika ve Sosyal Hizmetlerin 2024 Raporuna Göre Değerlendirilmesi
Sosyal Kapsayıcılık ve Yoksullukla Mücadele
Türkiye’de sosyal kapsayıcılık ve yoksullukla mücadele alanında kapsamlı bir stratejinin eksikliği dikkat çekilmektedir. AB raporunda vurgulandığı üzere Türkiye’de yoksulluk riski altındaki nüfus oranı artış göstermiştir. Özellikle çocuklar ve yaşlılar arasında sosyal dışlanma ve yoksulluk oranlarının yüksek olduğu belirtilmiştir. Deprem gibi doğal afetlerden etkilenen bölgelerde, geçici yerleşimlerde yaşayan ve sağlık hizmetlerine erişim sorunu yaşayan bireyler için acil destek sağlanmasına yönelik ihtiyaç devam etmektedir.
Türkiye’nin sosyal kapsayıcılık alanında etkin bir strateji geliştirmesi, özellikle dezavantajlı grupların refah seviyesini artırmada önemlidir. AB raporunda da belirtildiği gibi kadın ve genç istihdam oranlarının düşük olması, cinsiyet eşitsizlikleri, ayrımcılık ve kayıt dışı istihdam gibi yapısal sorunlar sosyal politika reformlarının odak noktası olmalıdır.
İş Hukuku ve İşçi Hakları
Türkiye’de iş hukuku ve işçi hakları alanında, özellikle sendikalaşma oranının düşük olması ve toplu iş sözleşmesi uygulamalarının sınırlı kalması nedeniyle önemli sorunlar bulunmaktadır. AB raporuna göre, Türkiye’de iş güvencesi ve iş sağlığı gibi alanlarda daha sıkı denetim ve iyileştirmeler yapılması gerekmektedir. Özellikle inşaat ve madencilik sektörlerinde ölümlü iş kazalarının yaygın olması, iş sağlığı ve güvenliği politikalarının geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Buna ek olarak toplu iş sözleşmesi ve sendikalaşma hakkına yönelik kısıtlamalar, işçi haklarının gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Kamu çalışanlarına grev hakkının tanınmaması ve bazı kamu çalışanlarının sendikalara katılma hakkından mahrum kalması, sosyal diyalogun etkin bir şekilde yürütülmesine engel teşkil etmektedir.
Cinsiyet Eşitliği
Türkiye’de kadın istihdam oranı, erkeklere göre oldukça düşük seviyelerde kalmaktadır. Çocuk ve yaşlı bakımı gibi konularda uygun maliyetli hizmetlerin eksikliği, kadınların iş gücüne katılımını sınırlamaktadır. AB 2024 Raporu’na göre Türkiye, Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda gerileyerek 146 ülke arasında 129. sırada yer almıştır. Kadınların yönetim pozisyonlarına ulaşma oranının düşük olması da toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada temel engellerden biri olarak görülmektedir.
Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını güçlendirmek ve işgücüne katılımlarını artırmak için kreş ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, iş yerlerinde kadınlara yönelik ayrımcılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmesi, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda AB standartlarına daha fazla yaklaşmasını sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Engelli Bireyler ve Ayrımcılıkla Mücadele
Engelli bireylerin sosyal hizmetlerden yararlanabilmesi ve istihdama katılması konusunda Türkiye’de bazı yapısal engeller bulunmaktadır. Engelli bireylerin çalışma hayatında ayrımcılığa maruz kalmaları, AB raporunda dikkat çekilen önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Engelli bireylerin kamu hizmetlerinde görev alabilmesi için daha kapsayıcı politikalar geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de engelli bireylere yönelik bütüncül bir strateji geliştirilmemesi, bu grubun topluma tam anlamıyla entegre olmasının önünde engel oluşturmaktadır.
AB raporunda, Türkiye’nin ayrımcılıkla mücadele yasalarının güçlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu bağlamda, iş gücünde ve kamu alanında engellilere yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için daha etkin politikalar benimsenmelidir.
Türkiye’nin Sosyal Politika ve Sosyal Hizmetlerde AB Uyum Süreci
AB, Türkiye’nin sosyal hizmetler ve sosyal politika alanında kapsamlı reformlar gerçekleştirmesini teşvik etmektedir. AB 2024 İlerleme Raporu, Türkiye’nin sosyal politikalar ve sosyal hizmetlerde kat etmesi gereken yolu detaylandırırken aynı zamanda reformlar için bir rehber niteliği taşımaktadır. Türkiye, AB standartlarına uyum sağlayarak toplumsal refah seviyesini artırabilir ve sosyal hizmetlerin kapsamını genişletebilir. Bu kapsamda uygulamaya dönük olarak iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.
Sosyal Politika Reformlarının Güçlendirilmesi
Türkiye’nin sosyal politika alanında kapsamlı bir strateji benimsemesi, AB standartlarına uyum sürecinde önemli bir adımdır. İş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda AB’nin belirlediği standartlara ulaşmak Türkiye’de işçi haklarının korunmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Özellikle inşaat ve madencilik sektörlerinde iş güvenliği önlemlerinin artırılması, çalışanların yaşam kalitesini artırabilir.
Kadın istihdam oranının artırılması, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve engelli bireylere yönelik politikaların güçlendirilmesi Türkiye’nin sosyal politika alanında daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk ve yaşlı bakımı gibi konularda daha erişilebilir hizmetlerin sağlanması, kadınların iş gücüne katılım oranını artıracağı değerlendirilmektedir.
Sosyal hizmetlerin etkinleştirilmesi, Türkiye’deki dezavantajlı grupların sosyal entegrasyonunu destekleyebilir. Çocuk koruma sistemleri, engelli bireylere yönelik hizmetler ve yaşlı bakımı gibi alanlarda sosyal hizmetlerin kapsamının genişletilmesi, sosyal adaleti sağlama yolunda önemli bir adım olacağı değerlenebilmektedir. Türkiye, AB’nin önerdiği standartlara ulaşmak adına sosyal hizmetlerin dağıtımında şeffaflık ve erişilebilirlik politikalarını güçlendirmelidir.
AB raporunda belirtildiği üzere, Türkiye’nin yoksullukla mücadele ve sosyal dışlanmayı önleme konularında kapsamlı bir strateji ve yol haritasına ihtiyacı vardır. Özellikle deprem gibi doğal afetlerden etkilenen bölgelerde sosyal hizmetlerin hızlı ve etkin bir şekilde sunulması, sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunabileceği değerlendirilmektedir.
Sonuç
AB Türkiye 2024 İlerleme Raporu, Türkiye’nin sosyal politika ve sosyal hizmetlerdeki performansını ve AB standartlarına uyum sürecinde karşılaştığı zorlukları kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Türkiye, sosyal politika alanında reformlar yaparak toplumun refah seviyesini artırmak ve dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını karşılamak için adımlar atmaktadır. Ancak, sosyal kapsayıcılık, yoksullukla mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliği, iş hukuku ve işçi hakları gibi konularda kapsamlı bir stratejinin eksikliği, Türkiye’nin AB standartlarına ulaşma sürecini zorlaştırmaktadır.
AB raporunda öne çıkan ana bulgular arasında, iş güvencesi ve iş sağlığı gibi konularda yetersiz uygulamalar, kadın istihdam oranının düşük olması ve engelli bireylerin haklarının tam anlamıyla korunamaması yer almaktadır. Türkiye, sosyal hizmetlerin etkinliğini artırarak ve daha kapsayıcı sosyal politikalar geliştirerek, özellikle yoksulluk riski altındaki gruplar için yaşam kalitesini iyileştirici uygulamalar hayata geçirmelidir.
Bu süreçte AB’nin belirlediği standartlara uyum sağlamak, Türkiye’nin sadece AB ile entegrasyonunu kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda toplumsal refah seviyesini artırarak daha adil ve kapsayıcı bir toplum yapısına ulaşmasına katkı sağlayacağından önerilen reformlar, Türkiye’nin sosyal politika ve hizmet alanında sürdürülebilir ve bütüncül bir strateji benimseyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği, ayrımcılık, iş güvenliği ve sosyal kapsayıcılık gibi konularda daha güçlü bir konuma gelmesini sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığında, Türkiye’nin AB ile uyum sürecinde sosyal politika ve sosyal hizmetler alanında gerçekleştirmesi gereken başlıca reformlar, iş hukuku, sosyal kapsayıcılık, toplumsal cinsiyet eşitliği ve engelli hakları konularında yoğunlaşmaktadır. İş hukuku alanında, özellikle iş sağlığı ve güvenliği standartlarının yükseltilmesi ve sendikalaşmanın desteklenmesi; sosyal kapsayıcılık açısından yoksullukla mücadeleye yönelik kapsamlı stratejilerin oluşturulması önem arz etmektedir. Kadınların iş gücüne katılımını artırmak için uygun maliyetli çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında temel bir gerekliliktir. Engelli bireylerin topluma ve sosyal hayata eksiksiz katılımının tam olarak entegre olabilmesi için ayrımcılıkla mücadele yasalarının güçlendirilmesi ve sosyal hizmetlere erişimlerinin iyileştirilmesi de önemli reform alanlarıdır. Bu alanlarda atılacak adımlar, Türkiye’nin AB standartlarına uyum sürecinde kaydetmesi gereken kritik ilerlemeler olacağı değerlendirilmektedir.
Dr. Aziz ARMUTLU
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
Kaynakça
Avrupa Komisyonu. (2024). Türkiye 2024 Raporu. https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu/turkiye-report-2024_en