Rusya – Ukrayna Savaşı’nın AB’nin Enerji Politikalarına Yansıması

Giriş

Dünyada nüfusun sürekli olarak artış göstermesi, sanayileşmenin ve şehirleşmenin hız kazanması enerjiye olan gereksinimi de paralel ölçüde etkilemektedir. Enerjiye olan ihtiyacın süreklilik kazanması enerji tüketimini gün geçtikçe arttırmaktadır. Dünya geneline baktığımız takdirde ise en çok enerji tüketiminin Avrupa Birliği ülkeleri tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.

Diğer tarafından Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin artan enerji ihtiyacını karşılayabilecek yeterli kaynaklara sahip olmaması AB’yi enerji konusunda köşeye sıkıştırmaktadır. Enerji tüketiminde kayda değer bir paya sahip olan AB, enerjide dışarıya bağımlı bir konumdadır.

Harita 1: Rusya’dan Avrupa Birliği ülkelerine ulaşan doğal gaz hatları 

Haritada da gördüğünüz üzere Rusya doğal gazının önemli bir kısmını farklı coğrafyalardan geçen boru hatları (Kuzey Akım 1, Yamal – Europe, Brotherhood, Soyuz, Trans Balkan, Mavi Akım) vasıtasıyla Avrupa Birliği ülkelerine ihraç etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Avrupa’nın doğal gaz ihtiyacının ise %40’ı Rusya tarafından karşılanmıştır (Horton and Palumbo, 2022).

Rusya, AB’nin enerji ihtiyacını karşılamada oldukça önemli rol oynamaktadır. Sahip olduğu doğal gaz ve petrol ile Rusya hem kendi bölgesinde hem de küresel arenada nüfuz sahibi ülke konumundadır (Kesici, 2020). Enerji pazarındaki Rus doğal gaz ve petrol hakimiyeti AB ülkelerinin zaman zaman enerji krizleri ile karşılaşmasına neden olmaktadır. Bilhassa Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan siyasi ve askeri gerilimler AB ülkelerine doğal gaz akışının kesinti ile neticelenmesine neden olmaktadır. Doğal gaz akışının Ukrayna üzerinden gerçekleşmesi ve Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların devam etmesi AB’nin enerji arzını olumsuz yönde etkilemektedir. Rusya, enerjiyi AB ülkelerine karşı yaptırım ve güç unsuru olarak kullanmaktadır.

Doğusu Rus yanlısı olan batısı ise daha çok Avrupa’ya yakın olan Ukrayna enerji transferinde hem AB için hem de Rusya için oldukça stratejik bir mevkiye sahiptir. Bu bağlamda AB ülkelerinin enerji arz güvenliği hassas ve kırılgan bir denge üzerindedir. Enerji piyasasındaki çalkantılar AB ülkelerinin enerji arz güvenliğini tehdit etmektedir. AB’nin Rus doğal gaz ve petrolüne olan bağımlılık hali AB ülkelerini alternatif enerji kaynaklarına ve güzergahlarına yönlendirmektedir.

  1. AB’nin Enerji Politikalarına Yönelik İlk Teşebbüsleri

Enerji kaynaklarının kullanım alanın geniş olması uluslararası platformda rekabetin de iş birliğinin de enerji temelli ilerlemesine sebep olmaktadır. Enerji rekabetinde üstünlük sağlamak isteyen devletler topraklarındaki enerji kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan enerji kaynaklarına yeterli miktarda sahip olmayanlar enerji kaynaklarına sahip olan devletler ile enerji alışverişinin güvenli bir şekilde sağlanması hususunda projeler yürütmektedir.

Enerji, Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin politikalarında da sıklıkla yer alan bir unsurdur. 28 üye ülke ile Avrupa Birliği hem ekonomik açıdan hem de siyasi açıdan oldukça nüfuz sahibidir. Enerji olgusu Avrupa Birliği açısından her yüzyılda her zaman aynı önemde kalacaktır.

18 Nisan 1951’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Anlaşması’nın imzalanması enerji temelli birliğin kurulmasına yönelik önemli bir adımdır. Ardından kömür ve çeliğe ek olarak farklı ve çeşitli sektörlerde de ekonomik beraberliği sağlamak maksadı ile 1957 yılında Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) hayata geçti. Avrupa Ekonomik Topluluğu ortak bir pazar inşası amacını taşımaktaydı. Kömür ve çeliğin yanı sıra nükleer enerjinin özellikle ABD ve Rusya tarafından yaygın bir şekilde kullanılması nükleer enerjiye olan talebin hız kazanmasına neden oldu. Bu bağlamda da enerji merkezli bir diğer topluluk Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) 1 Ocak 1958 yılında Roma Antlaşması’nın imzalanması ile kuruldu. Topluluğun hedefinde nükleer enerjinin kontrollü, güvenli ve barışsever politikalar kapsamında kullanılması vardır. 1965 yılına geldiğimizde ise Füzyon Antlaşması çerçevesinde Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu için tek bir komisyon ve tek bir konsey oluşturuldu ve Avrupa Toplulukları olarak isimlendirildi (Pamir, 2017).

2005 yılında ise Londra’da gerçekleşen görüşmede gayri resmi olarak Avrupa Enerji Politikası kabul edildi. 2007’de ise AB Lizbon Antlaşması çerçevesinde enerji politikaları resmi olarak AB gündemine girdi. Tüm bu iş birliği çalışmaları neticesinde Avrupa Komisyonu ve AB çok çeşitli ve ulusal menfaatlerin ön planda tutulduğu enerji politikaları yayınladı (Pamir, 2017).

AB’nin enerji politikalarını ciddi bir şekilde ele almacı enerji arz güvenliğinin sıklıkla tehlikeye girmesindendir. Rusya’nın Avrupa enerji pazarına ve Ukrayna’ya yönelik hakimiyet temelli yayılmacılığı AB’yi deyim yerindeyse tedirgin etti.

  1. Rusya – Ukrayna Savaşı’nın AB’ye Etkileri

Rusya’nın AB ülkelerine ihraç ettiği doğal gazın %95’i Ukrayna üzerinden geçmektedir. Ukrayna üzerinden Batı’ya doğru geçen doğal gazın 2-3 milyar metre küpü Ukrayna tarafından çalındığından dolayı gaz tedarikinde aksamalar meydana gelmektedir. Aynı zamanda Ukrayna aldığı doğal gazın karşılığını ödememektedir. Bu bağlamda Rusya’nın doğal gaz kesintilerini gündeme alması Avrupa Birliği ülkelerine doğal gaz akışının da durdurulması anlamına gelmektedir (Torbakov, 2001).

Avrupa Birliği’ne enerji akışında transit ülke konumunda olan Ukrayna avantajlara sahip olduğu kadar dezavantajlara da sahiptir. Ukrayna’nın Rusya ve Avrupa ekseninde kalması ülke içerisinde belirli bir istikrar yakalamasını zorlamaktadır. Enerji akışında transit ülke konumunda olan Ukrayna dışarıdan müdahalelere açıktır (Klare, 2005). Ukrayna’da meydana gelen istikrarsızlık hali ise AB ülkelerine enerji akışının olumsuz bir seyir takip etmesine neden olmaktadır. İstikrar arayışında olan Ukrayna ise tehdit unsuru olarak beliren Rusya’yı dengelemek maksadıyla Batı’ya dönük politikalar ortaya koymaktadır. Rusya’nın jeopolitik anlamda genişlemesi Batı’nın menfaatlerini tehdit etmektedir. Batı’dan mali yönden de desteklenen Ukrayna’nın Avrasya ile olan bağları kopartılmak istenmektedir. Zbigniew Brzezinski de Ukrayna’nın bağımsız bir devlet olabilmesi için Avrasya yerine Orta Avrupa’nın bir parçası olması gerektiğini belirtmektedir (Brzezinski, 2018).

Paylaşılmaz bir değere sahip olan Ukrayna yaşanılan krizlerin de merkezidir. Rusya ve Ukrayna çatışmalarının süreklilik kazanması AB ülkelerini enerji tedarikinde çözüm yolu bulmaya zorlamaktadır.

Rusya’nın enerjiyi silah olarak kullanması AB ülkelerini tedirgin etmektedir. Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırı düzenlemesi enerji fiyatlarının da yükselmesine neden oldu. Diğer taraftan Rusya’nın enerji ödemelerinde euro ve dolar yerine ruble talebi de Avrupa Birliği ülkelerini köşeye sıkıştırmaktadır. Daha önce ruble talebini reddeden Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Hollanda ve Polonya’ya doğal gaz akışını kesmişti. Enerjiyi şantaj olgusu olarak kullanan Rusya AB ülkelerinin kış öncesi enerji depolarını doldurmasını zorlaştırmayı hedeflemektedir (BBC, 2022). Endüstride tamamen doğal gaza bağımlı olan Almanya başta olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine yılda 55 milyar metreküp doğal gaz akışını (Pamir, 2017) sağlayan Kuzey Akım Boru Hattı 1’in kapasitesinin aşağısında çalışması ve bakım bahanesi ile akışın durdurulması Avrupa Komisyonu’nun devreye girmesi ile neticelendi. Avrupa Komisyonu doğal gaz tüketiminin %15 kısılması ile ilgili AB ülkelerine uyarıda bulundu. AB’ye üye ülkelerin bir kısmı çağrıyı onaylarken bir kısmı ise karşı çıktı (TASS.RU, 2022). Buna ek olarak Rus doğal gazının direkt olarak Almanya’ya transfer edilmesi yönündeki proje olan Kuzey Akım Boru Hattı 2’nin Alman Hükümeti tarafından devam ettirilmeyeceği bildirildi (IEA, 2022). Almanya doğal gaz açığını LNG ile doldurmayı açıkladı.

Rusya’nın Ukrayna üzerine gerçekleştirdiği saldırı hali hazırda devam eden küresel enerji krizinin artış göstermesine yol açtı. Bununla birlikte alınan tedbirlerin ve yaptırımların somut bir düzlem üzerinde gerçekleşmemesi krizin uzun bir süre devam edeceğini düşündürmektedir. Devamını okumak için…

*Gülnaz Ece Kesici | EUROPolitika Research Hub | Lisansüstü Araştırma Asistanı

  • 15.Sayımızı kitapyurducom‘da basılı olarak satın alabilirsiniz.
  • Ayrıca dijital olarak shoiper mağazamızdan da satın alabilirsiniz.

Dergimize fongogo platformundan abone olarak bize destek olabilir ve ödüller kazanabilirsiniz

*2017 yılında Uludağ Üniversitesi Fen – Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirmesinin ardından Beykent Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Tarih Tezli Yüksek Lisans Programı’ndan ‘‘Türkiye’nin Enerji İhtiyacını Kardeş Cumhuriyetler Yerine Rusya ve İran’dan Temin Etmesinin Nedenleri’’ konulu tezi ile 2020 yılında mezun oldu. Çalışmalarına ve makalelerine www.ecekesici.com.tr’den ulaşabilirsiniz, gek@ecekesici.com.tr