Yüzyıl, bilgi teknolojilerinin ve dijital iletişim araçlarının olağanüstü bir hızla geliştiği bir dönem olarak, siyaset ile kamuoyu arasındaki etkileşimi köklü biçimde dönüştürmüştür. İnternet ve sosyal medya platformları, bireylerin politik bilgilere erişimini kolaylaştırırken aynı zamanda dezenformasyonun – yani kasıtlı olarak yanlış veya yanıltıcı bilgi yayma çabalarının – demokratik süreçleri etkileme kapasitesini de artırmıştır. Bu bağlamda, Brexit Referandumu (2016) ve 2017 Fransız Başkanlık Seçimleri, modern siyaset biliminde dezenformasyonun işlevlerini ve etkilerini incelemek için dikkat çekici örnekler sunmaktadır.
ANALİZ
Brexit süreci, halkın doğrudan katılımıyla alınan bir karar olarak, dezenformasyonun siyasal tercihleri ne denli hızlı ve doğrudan şekillendirebileceğini gözler önüne sermiştir. Buna karşılık, 2017 Fransız seçimleri çok adaylı ve iki turlu seçim sistemi çerçevesinde, dezenformasyonun seçmen algısı, adaylar arası rekabet ve seçim sonrası kamuoyu tartışmaları üzerindeki daha dolaylı etkilerini açığa çıkarmıştır. Dolayısıyla, her iki sürecin karşılaştırmalı analizi, yalnızca dezenformasyonun yayılım yollarını değil, aynı zamanda demokratik mekanizmaların bu tür bilgi manipülasyonlarına karşı kırılganlık derecelerini de ortaya koymaktadır.
Dezenformasyon Süreci ve Politikaya Etkisi
Brexit Referandumu
Brexit kampanyasında, Leave tarafı tarafından kullanılan “AB’den her hafta 350 milyon sterlin tasarruf edileceği” yönündeki iddialar, kamuoyunu yönlendirmede kritik rol oynamıştır. Bu söylem, Henkel’in (2024) vurguladığı üzere, gerçeklerden sapmakla birlikte, tekrarlanan medya kampanyaları sayesinde seçmenlerin bilinçaltına işlenmiş ve rasyonel tartışmaları gölgede bırakmıştır. Ayrıca, bu tür söylemler görsel materyallerle desteklenmiş; otobüslerin üzerine yazılarak sokaklarda dolaştırılmış ve böylece seçmenlerin gündelik yaşamına doğrudan nüfuz etmiştir.
Sosyal medya, bu süreçte dezenformasyonun hızını ve etkisini artıran başlıca araç olmuştur. Wylie’nin (2018) Cambridge Analytica’ya ilişkin tanıklıkları, kişisel verilerin büyük ölçekli analizler aracılığıyla seçmenleri psikolojik profillere göre hedef almak için kullanıldığını göstermektedir. Bu şirket, bireylerin sosyal medya aktivitelerini inceleyerek korku, öfke ve kimlik temelli hassasiyetlerini manipüle edebilmiş, bu da dezenformasyonun yalnızca yanlış bilgi yaymakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda psikolojik yönlendirme teknikleriyle birleştiğini ortaya koymuştur.
Twitter ve Facebook’ta binlerce bot hesabın devreye sokulması da dikkat çekicidir. Bu botlar, aynı mesajları tekrar ederek dezenformasyonun görünürlüğünü artırmış ve sosyal medya algoritmalarını manipüle ederek yanlış bilgilerin “trend” olmasına yol açmıştır. Böylece dezenformasyon, yalnızca bireysel kanaatleri etkilemekle kalmamış, aynı zamanda kamuoyunun hangi konuları tartışacağını belirlemiştir. Bu durum, klasik Gündem Belirleme Teorisi (Agenda-Setting Theory) ile doğrudan örtüşmektedir.
Brexit sürecinde yayılan yanlış bilgiler, özellikle göç ve sağlık sistemi etrafında şekillenmiştir. “AB üyeliği, İngiltere’nin sağlık sistemine yılda milyarlarca sterlin kaybettiriyor” söylemi, halk arasında güçlü bir korku ve kaygı yaratmıştır. Henkel’in (2024) belirttiği gibi, bu iddialar çoğu kez medya kuruluşları tarafından doğrulama yapılmadan aktarılmış ve seçmenlerin güvenilir bilgiye erişimini zorlaştırmıştır.
Sonuç olarak, Brexit kampanyası dezenformasyonun demokratik karar alma süreçleri üzerindeki doğrudan etkilerini gözler önüne sermiş; referandum sonucunda ülkenin dış politikasını, ekonomik yapısını ve toplumsal bütünlüğünü dönüştüren tarihsel bir kırılma yaşanmıştır.
2017 Fransız Başkanlık Seçimleri
Fransa’daki 2017 başkanlık seçimlerinde dezenformasyonun biçimi farklı bir karakter taşımaktadır. Emmanuel Macron’un kampanyasına yönelik “MacronLeaks” olarak bilinen e-posta sızıntıları, seçimden hemen önce yayımlanmış ve adayın güvenilirliğini zedelemeyi hedeflemiştir. Ferrara (2017), bu süreçte sosyal botların yoğun bir şekilde devreye sokulduğunu, sahte hesapların yanlış bilgileri kısa sürede geniş kitlelere ulaştırdığını vurgulamaktadır.
Fransa seçimlerindeki dezenformasyonun önemli bir yönü, dış müdahale boyutudur. CSIS’in (2018) raporuna göre, Rusya bağlantılı grupların dezenformasyon kampanyalarında aktif rol aldığına dair güçlü bulgular vardır. Bu durum, dezenformasyonun yalnızca iç siyasetteki rekabetin değil, aynı zamanda jeopolitik stratejilerin de bir aracı olduğunu göstermektedir.
Fransa’daki iki turlu seçim sistemi, dezenformasyonun etkisini görece sınırlayıcı bir rol oynamıştır. İlk turda yayılan yanlış bilgiler, ikinci turda seçmenlerin daha rasyonel değerlendirmeler yapmasına imkân tanımış; ayrıca Fransız medyasının kolektif şekilde doğrulama faaliyetlerine yönelmesi dezenformasyonun etkilerini azaltmıştır. Bu, Avrupa Komisyonu’nun (2018) raporunda vurguladığı “çok katmanlı dezenformasyonla mücadele stratejilerinin” önemini doğrulamaktadır.
Ancak, dezenformasyonun yalnızca seçim sonuçlarını etkilemekle sınırlı kalmadığı da açıktır. Macron’un göreve başlamasının ardından kamuoyunda güven sorunu tartışmaları artmış, medya kuruluşları kendi rol ve sorumluluklarını sorgulamak zorunda kalmıştır. Bu yönüyle Fransa örneği, dezenformasyonun siyasal meşruiyet ve kurumsal güven üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceğini göstermektedir.
Karşılaştırmalı Değerlendirme
Brexit ve 2017 Fransız seçimleri, dezenformasyonun farklı siyasal bağlamlarda nasıl işlediğini karşılaştırmalı olarak inceleme fırsatı sunmaktadır.
Brexit sürecinde dezenformasyonun etkisi doğrudan ve sonuç belirleyici nitelikte olmuştur. Referandumun tek seferlik, “evet-hayır” formatı, yanlış bilgilerin kısa sürede kalıcı tercihlere dönüşmesine olanak tanımıştır. Buna karşın, Fransa’daki çok adaylı ve iki turlu seçim sistemi, dezenformasyonun etkilerini sınırlamış; yanlış bilgilerin seçmen davranışlarını tamamen belirlemesini engellemiştir.
Bununla birlikte, her iki süreçte de dezenformasyonun ulusal sınırları aşan bir karakter taşıdığı görülmektedir. Cambridge Analytica’nın rolü, Brexit sürecinde dış aktörlerin doğrudan etkisini ortaya koyarken, MacronLeaks skandalı Rusya merkezli grupların müdahale kapasitesini göstermiştir. Bu durum, dezenformasyonun giderek jeopolitik bir araç haline geldiğini kanıtlamaktadır.
Medya teorileri bağlamında bakıldığında, her iki örnekte de Çerçeveleme Teorisi (Framing) önemli bir rol oynamıştır. Brexit’te göç meselesi “ekonomik yük” ve “ulusal güvenlik tehdidi” çerçevesinde sunulurken, Fransa’da Macron karşıtı dezenformasyon “ahlaki yozlaşma” ve “gizli çıkar ilişkileri” çerçevesiyle şekillendirilmiştir. Ayrıca, Sarmal Sessizlik Teorisi (Spiral of Silence) uyarınca, yoğun dezenformasyon baskısı altında kalan bazı seçmenler, karşıt görüşlerini dile getirmekten çekinmiş, bu da sahte bir çoğunluk algısının oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Sonuç olarak, her iki süreçte de dezenformasyon demokratik tartışma ortamını zayıflatmış, halkın bilgiye dayalı karar alma kapasitesini sınırlamış ve kurumsal güveni aşındırmıştır.
Sonuç
Brexit Referandumu ve 2017 Fransız Başkanlık Seçimleri, dezenformasyonun demokratik süreçler üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkilerini ortaya koyan kritik örneklerdir. Brexit, seçmen tercihlerini doğrudan manipüle ederek somut bir siyasal sonuç yaratmış; Fransa seçimlerinde ise dezenformasyon daha çok algılar ve kamuoyu tartışmaları üzerinde etkili olmuştur. Her iki durumda da dezenformasyonun demokratik istikrarı tehdit eden uzun vadeli bir risk faktörü olduğu görülmektedir.
Avrupa Komisyonu’nun (2018) raporunda vurgulandığı üzere, dezenformasyonla mücadele çok boyutlu bir yaklaşım gerektirmektedir. Devletlerin siber güvenlik stratejilerini güçlendirmesi, sosyal medya platformlarının algoritmik şeffaflığı artırması ve bağımsız doğrulama mekanizmalarının kurumsallaşması, bu tehdidi sınırlamak açısından elzemdir. CSIS’in (2018) belirttiği gibi, Rusya gibi aktörlerin dezenformasyonu dış politika aracı olarak kullanması, konunun yalnızca ulusal değil, aynı zamanda uluslararası güvenlik meselesi haline geldiğini göstermektedir.
Öte yandan, bireysel düzeyde medya okuryazarlığının geliştirilmesi, dezenformasyonla mücadelede kalıcı bir çözüm sunmaktadır. Vatandaşların yalnızca bilgiye erişim değil, aynı zamanda bilgiyi sorgulama ve doğrulama yetkinliklerinin geliştirilmesi, demokratik sistemlerin sürdürülebilirliği için stratejik bir gerekliliktir.
Sonuç olarak, Brexit ve 2017 Fransız seçimleri, dezenformasyonun demokratik süreçler üzerindeki çok boyutlu etkilerini anlamak için önemli dersler barındırmakta; modern demokrasilerin dijital çağın bilgi manipülasyonlarına karşı daha dirençli kurumsal ve toplumsal mekanizmalar geliştirmesini zorunlu kılmaktadır.
Referanslar:
- Henkel, I. (2024). Brexit and Disinformation. ResearchGate. https://www.researchgate.net/publication/374919305_Brexit_and_Disinformation
- Ferrara, E. (2017). Disinformation and Social Bot Operations in the Run Up to the 2017 French Presidential Election. arXiv. https://arxiv.org/abs/1707.00086
- Wylie, C. (2018). A Cambridge Analytica Whistle-blower Claims That “Cheating” Swung the Brexit Vote. The New Yorker. https://www.newyorker.com/news/our-columnists/a-cambridge-analytica-whistleblower-claims-that-cheating-swung-the-brexit-vote
- European Commission (2018). A Multi-Dimensional Approach to Disinformation: Report of the Independent High-Level Group on Fake News and Online Disinformation. https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/ATAG/2018/620230/EPRS_ATA%282018%29620230_EN.pdf
- CSIS (2018). Successfully Countering Russian Electoral Interference. https://www.csis.org/analysis/successfully-countering-russian-electoral-interference
- Center for Strategic and International Studies (CSIS). (2018). Successfully countering Russian electoral interference. CSIS. https://www.csis.org/analysis/successfully-countering-russian-electoral-interference
- Howard, P. N., & Kollanyi, B. (2016). Bots, #StrongerIn, and #Brexit: Computational propaganda during the UK-EU referendum. arXiv Preprint. https://arxiv.org/abs/1606.06356
- Shao, C., Ciampaglia, G. L., Varol, O., Flammini, A., & Menczer, F. (2017). The spread of low-credibility content by social bots. arXiv Preprint. https://arxiv.org/abs/1707.07592
- Bennett, W. L., & Livingston, S. (2018). The disinformation order: Disruptive communication and the decline of democratic institutions. European Journal of Communication, 33(2), 122–139. https://doi.org/10.1177/0267323118760317
- Bradshaw, S., & Howard, P. N. (2019). The global disinformation order: 2019 global inventory of organised social media manipulation. Computational Propaganda Research Project, University of Oxford. https://comprop.oii.ox.ac.uk/research/posts/the-global-disinformation-order-2019-global-inventory-of-organised-social-media-manipulation
- Bastos, M. T., & Mercea, D. (2019). The Brexit botnet and user-generated hyperpartisan news. Social Science Computer Review, 37(1), 38–54. https://doi.org/10.1177/0894439317734157
- Freelon, D., & Wells, C. (2020). Disinformation as political communication. Political Communication, 37(2), 145–156. https://doi.org/10.1080/10584609.2020.1723755
- Vosoughi, S., Roy, D., & Aral, S. (2018). The spread of true and false news online. Science, 359(6380), 1146–1151. https://doi.org/10.1126/science.aap9559
- Wardle, C., & Derakhshan, H. (2017). Information disorder: Toward an interdisciplinary framework for research and policymaking. Council of Europe Report. https://rm.coe.int/information-disorder-report-november-2017/1680764666
- Marwick, A., & Lewis, R. (2017). Media manipulation and disinformation online. Data & Society Research Institute. https://datasociety.net/pubs/ia/DataAndSociety_MediaManipulationAndDisinformationOnline.pdf