Haritalar, Grafikler ve Arktik’te Güvenliğin Yeniden Tanımı
ANALİZ
Dr. Ferdi GÜÇYETMEZ
Donald Trump’ın Grönland’a dair son çıkışı, ilk bakışta kişisel bir takıntının yeniden gündeme gelmesi gibi görülebilir. Ancak bu kez söylem, önceki “satın alma” tartışmalarından farklı olarak açık bir ulusal güvenlik gerekçesi üzerine kurulmuştur. Trump, Grönland’ı Amerikan güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olarak tanımlamaktadır.
Bu noktada asıl soru şudur: Grönland gerçekten ABD güvenliği için vazgeçilmez mi, yoksa bu yalnızca jeopolitik bir abartı mı? Yanıt, duygularda değil; haritalarda, mesafelerde ve sayılarda yatıyor.
1. Grönland’ın Jeopolitik Konumu ve Önemi Nedir?
Grönland’ın stratejik değerini anlamak için klasik “küçük devlet–büyük güç” şablonları yetersiz kalır. Çünkü Grönland, yaklaşık 2,17 milyon km² yüzölçümüyle, Avrupa’daki pek çok büyük devletten daha geniş bir alanı kapsar. Buna karşılık nüfusu 57 bin civarındadır. Bu, olağanüstü bir alan ve kapasite asimetrisi yaratır. Jeopolitik ilgi tam da bu boşlukta doğar.
Coğrafi olarak Grönland, Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki en kısa stratejik hat üzerinde konumlanır. Kıtalararası hava ve füze rotaları açısından bakıldığında, Arktik eksen yalnızca bir “kuzey yolu” değil; en hızlı yoldur. Bu nedenle Grönland, Soğuk Savaş’tan beri ABD savunma planlamasında istisnai bir konuma sahiptir ve bu konum, günümüz teknolojileriyle daha da önem kazanmıştır.
Harita üzerinde bakıldığında ada, Arktik Okyanusu’ndan Kuzey Atlantik’e uzanan hava, deniz ve füze hatlarının tam merkezinde konumlanmaktadır. Bu konum, Grönland’ı yalnızca bir Arktik bölge değil; aynı zamanda transatlantik güvenlik mimarisinin kuzey kilidi hâline getirmektedir. Financial Times’ın vurguladığı üzere, Arktik’in jeopolitik ağırlığı arttıkça, Grönland “periferik bir ada” olmaktan çıkıp kıtalar arası bağlantı noktası olarak yeniden tanımlanmaktadır (Financial Times, 2024).
Bu bağlamda Grönland’ın önemi, Soğuk Savaş döneminde geliştirilen GIUK Gap (Greenland–Iceland–United Kingdom) kavramsallaştırmasıyla doğrudan ilişkilidir. GIUK Gap, Sovyet denizaltı unsurlarının Atlantik’e çıkışını izlemek ve dengelemek amacıyla NATO tarafından kritik bir savunma hattı olarak tasarlanmıştı. Bugün denizaltı teknolojileri, hipersonik sistemler ve uzay destekli gözetleme kapasitesi gelişmiş olsa da, bu hattın stratejik değeri ortadan kalkmamış; aksine yeniden önem kazanmıştır. Politico ve GIS Reports, Rusya’nın Arktik’te artan askerî faaliyetleri ve Çin’in bölgeye yönelik diplomatik ve ekonomik nüfuzu düşünüldüğünde, GIUK hattının NATO açısından tekrar merkezi bir rol üstlendiğini vurgulamaktadır (Politico Europe, 2024; GIS Reports, 2024).
Grönland’ın jeopolitik değerini artıran bir diğer unsur, füze ve uzay güvenliği bağlamında üstlendiği roldür. Kıtalararası balistik füzelerin (ICBM) uçuş rotaları dikkate alındığında, Rusya’dan ABD ana karasına yönelik olası tehditlerin en kısa güzergâhı Arktik üzerinden geçmektedir. Bu coğrafi gerçeklik, Grönland’ı ABD’nin erken uyarı ve uzay gözetleme sistemleri açısından vazgeçilmez kılmaktadır. Reuters’ın aktardığı üzere, Washington’da Grönland artık yalnızca “askerî bir ileri üs” değil; nükleer caydırıcılığın zaman boyutunu üreten bir güvenlik platformu olarak değerlendirilmektedir (Reuters, 2025b).

Jeopolitik önem yalnızca askerî boyutla sınırlı değildir. Grönland, aynı zamanda küresel güç geçişinin mekânsal bir yansımasıdır. ABD’nin bölgeye ilgisi artarken, Çin kendisini “yakın Arktik devleti” olarak tanımlamakta; Rusya ise Arktik’i hem enerji hem askerî modernizasyon alanı olarak konumlandırmaktadır. Al Jazeera ve Arctic Today analizleri, Grönland’ın bu üçlü rekabetin kesişim noktasında yer almasının, adayı büyük güçler arası dolaylı bir etkileşim alanına dönüştürdüğünü ortaya koymaktadır (Al Jazeera, 2025; Arctic Today, 2024).
Bu durum, Grönland’ın statüsünü klasik sömürge-sonrası ya da özerklik tartışmalarının ötesine taşımaktadır. Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland, fiilen küresel güvenlik ve jeoekonomi tartışmalarının merkezinde yer alan bir mekân hâline gelmiştir.
Sonuç olarak Grönland’ın jeopolitik önemi, tek bir faktörle açıklanamaz. Bu önem;
- kıtalar arası konumu,
- Arktik–Atlantik geçiş hatlarını kontrol etme kapasitesi.
- erken uyarı ve uzay güvenliği altyapısına ev sahipliği yapması ve
- ABD–Rusya–Çin rekabetinin mekânsal bir düğüm noktasına dönüşmesi gibi unsurların birlikte ürettiği yapısal bir değerden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle Grönland, günümüz uluslararası sisteminde ne yalnızca bir ada ne de yalnızca bir Arktik bölgedir. Küresel güç dengelerinin coğrafya üzerinden yeniden yazıldığı bir stratejik merkezdir.
2. Amerika ile Grönland Nerede “Kesişiyor”?
ABD ile Grönland arasındaki “kesişim”, klasik jeopolitiğin alışık olduğu biçimde bir kara sınırı ya da karşılıklı bağımlılık üzerinden değil; erken uyarı süreleri, kutupsal (transpolar) tehdit geometrisi, denizaltı geçiş koridorları ve kıta ölçekli altyapı güvenliği üzerinden kurulur. Bu nedenle soruyu doğru yanıtlamak için “yakınlık” kavramını salt kilometreyle değil, stratejik zaman ve sistem mimarisi ile birlikte düşünmek gerekir.
Bu kesişimin ilk katmanı, Arktik coğrafyanın Kuzey Amerika ile fiziksel olarak neredeyse temas ettiği noktada şekillenir. Grönland ile Kanada arasındaki Nares Boğazı’nın en dar noktası yaklaşık 26 kilometredir; bu, Grönland’ı Kuzey Amerika kıtasına fiilen “komşu” hâle getirir (Britannica, n.d.). 2022 yılında Hans Adası/Tartupaluk anlaşmasıyla Danimarka Krallığı (Grönland dâhil) ile Kanada arasında resmî bir kara sınırı oluşmuş, buna ek olarak yaklaşık 3.960 kilometrelik yeni bir deniz sınırı tanımlanmıştır (Lackenbauer & Nielsen, 2022). Bu gelişme, Grönland’ın ABD’nin en yakın müttefikleriyle birlikte kuzeyde bütünleşik bir güvenlik mekânının parçası hâline geldiğini göstermektedir.
Ancak ABD–Grönland kesişiminin asıl belirleyici boyutu, füze ve uzay güvenliği bağlamında ortaya çıkar. Kıtalararası balistik füzelerin uçuş geometrisi incelendiğinde, Rusya’dan ABD ana karasına yönelen olası tehditlerin en kısa rotasının kutup üzerinden geçtiği görülür. Bu durum, Grönland’ı yalnızca bir askerî üs barındıran coğrafya olmaktan çıkararak, ABD’nin nükleer caydırıcılık mimarisinde zaman üreten bir platform hâline getirir. Grönland’daki Pituffik Space Base (eski Thule), ABD Uzay Kuvvetleri tarafından açıkça “füze erken uyarı, füze savunması ve uzay gözetleme” görevlerini destekleyen kritik bir tesis olarak tanımlanmaktadır (U.S. Space Force, n.d.).
Bu tür erken uyarı sistemlerinin stratejik değeri, tespit edilen hedef sayısından çok sağladığı zaman penceresi ile ölçülür. Deklasifiye edilmiş ABD belgeleri, Ballistic Missile Early Warning System (BMEWS) kapsamında Grönland’daki radar altyapısının, bir balistik füze saldırısına karşı yaklaşık 15 dakikalık bir erken uyarı süresi sağlayabildiğini göstermektedir (National Security Archive, n.d.). Bu süre, nükleer komuta-kontrol zincirinde yanlış alarm yönetimi, siyasi karar alma ve karşılık verme seçeneklerinin tamamını doğrudan etkileyen kritik bir stratejik değişkendir.
Bilimsel ve teknik literatür bu coğrafi zorunluluğu açık biçimde desteklemektedir. MIT Lincoln Laboratory tarafından yürütülen radar ve balistik füze izleme çalışmalarında, faz dizinli uzun menzilli radar sistemlerinin yüksek enlemlerde konuşlandırılmasının teknik ve matematiksel bir gereklilik olduğu vurgulanmaktadır (Stone & Banner, 2000). Bu, Grönland’ın ABD güvenlik mimarisindeki yerinin politik tercihlerden ziyade fizik yasaları ve küresel geometri tarafından belirlendiğini ortaya koymaktadır.

Son olarak, ABD ile Grönland arasındaki kesişim, küresel geometrinin dayattığı büyük daire (great-circle) rotaları üzerinden de okunmalıdır. Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki hava ve bazı askerî lojistik rotalar, dünyanın küresel şekli nedeniyle yüksek enlemlere yaklaşır. Bu bağlamda Grönland, barış zamanında dahi ABD’nin hava-uzay gözetleme ve iletişim planlamasında “uzak bir periferiden” ziyade yapısal bir yakınlık üretmektedir. Yaklaşık hesaplamalar, ABD’nin doğu kıyısı ile Pituffik arasındaki mesafenin 4.000-4.200 km aralığında olduğunu göstermekte; bu da Grönland’ı ABD’nin kuzey güvenlik uzayının doğal bir uzantısı hâline getirmektedir (Great-circle distance calculations; Snyder, 2015).
Bu katmanlar birlikte değerlendirildiğinde, ABD ile Grönland arasındaki kesişim tek bir noktada değil; coğrafi komşuluk, erken uyarı ve uzay güvenliği altyapısı, Kuzey Atlantik deniz mimarisi ve küresel rota geometrisi üzerinden çok katmanlı biçimde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Grönland, ABD güvenliği açısından “isteğe bağlı” bir unsur değil; belirli tehdit türleri ve teknolojik sistemler için sistemin doğal ve vazgeçilmez bileşeni konumundadır.

ABD ve Grönland kesişimi klasik anlamda bir sınır ya da ittifak ilişkisi değildir; bu kesişim sensörler, radarlar ve erken uyarı süreleri üzerinden tanımlanır. Grönland’daki Pituffik Space Base (eski Thule), ABD’nin balistik füze erken uyarı ve uzay gözetleme mimarisinin kuzey ayağını oluşturur.
Buradaki kritik unsur zamandır. Rusya’dan fırlatılabilecek bir kıtalararası balistik füzenin ABD ana karasına ulaşabileceği en kısa rota Arktik üzerinden geçer. Erken uyarı sistemlerinin sağladığı dakikalar, nükleer caydırıcılığın ve karar alma zincirinin bel kemiğidir. Bu bağlamda Grönland, ABD güvenliği açısından “coğrafi tercih” değil, yapısal zorunluluk niteliği taşır.
3. ABD’nin Güvenliği İçin Grönland Gerçekten Bu Kadar Önemli mi?
Bu soruya verilecek yanıt “evet” ya da “hayır”dan ziyade hangi güvenlik tanımıyla baktığınıza bağlıdır. Eğer güvenliği yalnızca askerî üs sayısı olarak tanımlarsak, Grönland tek başına belirleyici değildir. Ancak güvenliği erken uyarı, izleme ve erişim olarak tanımlarsak tablo değişir.
Grönland’ın ABD güvenliği açısından taşıdığı önemi değerlendirmek için soruyu dar anlamda “bir ada gerekli mi?” şeklinde değil; ABD’nin küresel savunma mimarisi Arktik’te nerede başlıyor ve nerede kırılganlaşıyor? sorusu üzerinden sormak gerekir. Bu perspektiften bakıldığında Grönland, askerî kapasitesinden ziyade coğrafi konumunun yarattığı sistemik zorunluluk nedeniyle stratejik değer kazanmaktadır.
3.1. Stratejik Harita Okuması: Kuzey Cephesi Nerede Başlıyor?
ABD savunma planlamasında Arktik, geleneksel “yan cephe” olmaktan çıkmış; ana tehdit eksenlerinden biri hâline gelmiştir. Bunun temel nedeni, Rusya ve kısmen Çin kaynaklı uzun menzilli tehditlerin en kısa ve en az uyarı süresi bırakan rotasının Arktik üzerinden geçmesidir. Stratejik haritalar incelendiğinde, Rusya’nın Kola Yarımadası’ndaki askerî yoğunluğu ile ABD ana karası arasındaki doğrusal bağlantının tam merkezinde Grönland yer almaktadır (IISS, 2022; Reuters, 2025a).

Bu coğrafi gerçeklik, Grönland’ı ABD için “ileri üs”ten çok erken uyarı ve önleme zincirinin ilk halkası hâline getirmektedir. Harita üzerinde Grönland olmadan çizilen bir ABD savunma çevresi, kuzeyden açık ve geometrik olarak savunulması zor bir yapı üretmektedir.
3.2. Çevresel Askerî Yoğunluk: Grönland Ne Tür Bir Alanın Ortasında?
Grönland’ın önemi, yalnızca kendi üzerindeki askerî varlıkla değil, çevresindeki askerî yoğunlukla birlikte anlam kazanır. Rusya, Arktik bölgesinde son on yılda belirgin bir askerî yeniden yapılanma süreci yürütmüştür. Kola Yarımadası’nda konuşlu Kuzey Filosu; balistik füze denizaltıları (SSBN), nükleer tahrikli saldırı denizaltıları (SSN) ve uzun menzilli bombardıman uçaklarıyla Rus nükleer caydırıcılığının merkezlerinden biri olarak işlev görmektedir (Østhagen, 2019; Al Jazeera, 2025).
Bu askerî yoğunluğun karşısında Grönland, ABD ve NATO açısından pasif ama vazgeçilmez bir sabit noktadır. Ada üzerinde geniş çaplı birlik konuşlanmaları bulunmasa da, Grönland’daki Pituffik Space Base, Rusya’nın Arktik faaliyetlerini izleme ve erken uyarı sağlama açısından kritik bir rol oynamaktadır (U.S. Space Force, n.d.). Bu durum, askerî gücün yalnızca “asker sayısı” ile değil, bilgi ve zaman üretme kapasitesiyle ölçüldüğünü göstermektedir.
3.3. Füze Tehdidi ve Zaman Faktörü: Grönland Ne Kazandırıyor?
ABD güvenliği açısından Grönland’ın belki de en kritik katkısı, zaman kazancıdır. Kıtalararası balistik füzelerin uçuş süreleri düşünüldüğünde, erken uyarı sistemlerinin sağladığı birkaç dakikalık fark bile stratejik dengeleri belirleyebilir. Grönland’daki radar altyapısının, balistik füze erken uyarı sistemi (BMEWS) kapsamında yaklaşık 10–15 dakikalık bir ikaz süresi sağlayabildiği deklasifiye belgelerde açıkça belirtilmektedir (National Security Archive, n.d.).
Bu süre, nükleer komuta-kontrol zincirinde yalnızca askerî değil, siyasi karar alma süreçleri açısından da hayati önemdedir. Dolayısıyla Grönland’ın önemi, “ABD’yi doğrudan savunuyor mu?” sorusundan ziyade, ABD’nin savunmayı yönetebilme kapasitesini mümkün kılıyor mu? sorusu üzerinden anlaşılmalıdır.
3.4. GIUK Gap ve Deniz Güvenliği: Sessiz Ama Kritik Hat
Grönland’ın ABD güvenliği açısından önemini artıran bir diğer unsur, Kuzey Atlantik’teki GIUK Gap (Greenland–Iceland–United Kingdom) hattıdır. Bu hat, Rus denizaltılarının Atlantik’e çıkışını izlemek ve gerektiğinde sınırlamak için NATO tarafından tarihsel olarak kritik kabul edilmiştir. Güncel literatür, bu hattın öneminin Soğuk Savaş sonrası dönemde azalmadığını; aksine deniz tabanı altyapıları, iletişim kabloları ve enerji hatları nedeniyle çok katmanlı bir güvenlik alanına dönüştüğünü göstermektedir (IISS, 2022; Østhagen, 2019).
Grönland, bu hattın kuzey ayağını oluşturarak ABD ve NATO için denizaltı farkındalığı (undersea domain awareness) üretir. Bu, doğrudan çatışma değil; kriz önleme ve caydırıcılık açısından belirleyici bir işlevdir.
3.5. Çin Faktörü ve Dolaylı Güvenlik Etkisi
Her ne kadar Grönland tartışması çoğunlukla ABD-Rusya ekseninde ele alınsa da, Çin’in Arktik’e yönelik artan ilgisi ABD güvenlik algısını dolaylı biçimde etkilemektedir. Çin’in kendisini “yakın Arktik devleti” olarak tanımlaması ve bölgedeki altyapı projelerine yönelik ilgisi, Washington’da Grönland’ın stratejik boşluk olarak kalmaması gerektiği yönündeki kaygıları güçlendirmiştir (Financial Times, 2024; Al Jazeera, 2025).
Bu bağlamda Grönland, yalnızca mevcut askerî tehditlere karşı değil; gelecekte oluşabilecek jeopolitik sürprizlere karşı da bir güvenlik sigortası işlevi görmektedir.
Ara Değerlendirme: Grönland Olmadan ABD Güvenliği Ne Kaybeder?
Stratejik bir karşı-olgusal (counterfactual) değerlendirme yapıldığında şu sonuçlar ortaya çıkar:
- ABD, Arktik üzerinden gelen tehditlere karşı erken uyarı süresinde ciddi kayıp yaşar.
- Kuzey Atlantik’teki denizaltı ve altyapı güvenliği daha kırılgan hâle gelir.
- Rusya ve Çin’in Arktik faaliyetlerine ilişkin durumsal farkındalık (situational awareness) azalır.
Bu kayıplar, Grönland’ı ABD güvenliği açısından “olmazsa olmaz” yapan unsurun askerî yığınak değil, stratejik konum olduğunu açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak, Grönland, ABD için bir askerî güç projeksiyon alanı değildir; güvenliğin mümkün olduğu sınırları çizen bir coğrafyadır. Stratejik haritalar, çevresel askerî yoğunluk ve erken uyarı sistemleri birlikte değerlendirildiğinde, Grönland’ın önemi abartılı değil; aksine jeopolitiğin ve fiziğin dayattığı bir gerçekliktir.
Trump’ın söylemi tartışmalı olabilir. Ancak işaret ettiği coğrafya, ABD güvenlik mimarisinde sessiz ama vazgeçilmez bir rol oynamaktadır.
4. Grönland’ın Enerji ve Yeraltı Kaynakları Önemi Nedir?
Grönland’ın enerji ve yeraltı kaynakları açısından önemi, klasik anlamda “mevcut üretim” kapasitesinden ziyade küresel güç rekabetinde yarattığı potansiyel kaldıraç üzerinden şekillenmektedir. Bu nedenle Grönland’ı bir “kaynak üreticisi” olarak değil; stratejik beklentiler, tedarik zinciri güvenliği ve jeoekonomik öngörülerin kesişim noktası olarak değerlendirmek gerekir.
4.1. Nadir Toprak Elementleri: Enerji Dönüşümünün Görünmez Altyapısı
Grönland’ın küresel ölçekte en fazla dikkat çeken yeraltı varlıkları, ‘nadir toprak elementleri (REEs)’dir. Bu elementler; rüzgâr türbinleri, elektrikli araç bataryaları, hassas güdüm sistemleri, radar teknolojileri ve yarı iletkenler gibi hem yeşil dönüşüm hem de savunma sanayii için kritik öneme sahiptir. Uluslararası literatür, küresel nadir toprak elementleri arzının yaklaşık %65–70’inin Çin tarafından kontrol edildiğini ve bu durumun ABD ile Avrupa açısından ciddi bir stratejik bağımlılık yarattığını ortaya koymaktadır (USGS, 2023; Financial Times, 2024).
Bu bağlamda Grönland, Çin dışı nadir toprak arzı açısından potansiyel bir dengeleyici olarak görülmektedir. Jeolojik çalışmalar, Grönland’ın özellikle güney ve güneybatı bölgelerinde yüksek tenörlü nadir toprak yataklarına ev sahipliği yapabileceğini; toplam potansiyelin küresel rezervlerin %10–20’sine kadar ulaşabileceğini öngörmektedir (Nuttall, 2019; GIS Reports, 2024). Bu rakamlar kesin rezervler değil, stratejik potansiyel ifade etmektedir; ancak jeopolitik değer tam da bu belirsizlik alanında ortaya çıkar.

4.2. Uranyum ve Enerji Güvenliği Boyutu
Grönland’ın yeraltı zenginlikleri arasında uranyum, özellikle güvenlik ve enerji politikaları açısından ayrı bir yer tutmaktadır. Uranyum, nükleer enerji üretiminin yanı sıra nükleer caydırıcılık ve savunma teknolojileriyle doğrudan bağlantılıdır. Avrupa ölçeğinde değerlendirildiğinde, Grönland’daki uranyum yataklarının potansiyel büyüklüğü, kıta genelinde stratejik çeşitlendirme sağlayabilecek niteliktedir (BBC, 2024).
Ancak bu potansiyel, yalnızca teknik değil; aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir tartışma alanıdır. Grönland iç siyasetinde uranyum madenciliği uzun süredir çevresel riskler ve yerel toplulukların tutumu nedeniyle tartışmalıdır. Bu durum, yeraltı kaynaklarının jeopolitik değerinin, yalnızca miktarlarıyla değil; çıkarılabilirlik ve siyasi meşruiyet koşullarıyla belirlendiğini göstermektedir (Nuttall, 2019).
4.3. Petrol ve Doğal Gaz: Gerçek mi, Beklenti mi?
Grönland’ın hidrokarbon potansiyeli, çoğu zaman yanlış biçimde “kanıtlanmış büyük rezervler” olarak sunulmaktadır. Oysa bilimsel ve kurumsal raporlar, Grönland çevresindeki petrol ve doğal gaz varlıklarının henüz büyük ölçüde keşfedilmemiş olduğunu ve çıkarım maliyetlerinin son derece yüksek seyrettiğini ortaya koymaktadır (GIS Reports, 2024; Financial Times, 2024).
Bu nedenle hidrokarbon boyutu, kısa vadeli enerji arzından çok, uzun vadeli jeostratejik beklenti üretmektedir. İklim değişikliğiyle birlikte buzulların çekilmesi, bu rezervlere erişimi teknik olarak mümkün hâle getirse de, çevresel riskler ve küresel enerji dönüşümü hedefleri, Grönland’ı klasik bir “petrol sahası” olmaktan uzak tutmaktadır. Buna rağmen, potansiyelin varlığı bile Grönland’ı enerji jeopolitiği açısından göz ardı edilemez kılmaktadır.
4.4. Kaynakların Güvenlikleştirilmesi: Jeoekonomiden Stratejiye
Grönland’ın enerji ve yeraltı kaynakları meselesi, ABD ve müttefikleri açısından salt ekonomik bir konu değildir. Bu kaynaklar, tedarik zinciri güvenliği, stratejik özerklik ve teknolojik üstünlük tartışmalarının merkezinde yer almaktadır. Trump’ın Grönland’a ilişkin söylemlerinde “mineraller için değil, güvenlik için” vurgusu yapması, pratikte bu iki alanın birbirinden ayrılmaz olduğunu göstermektedir (Reuters, 2025).
Bu noktada kaynaklar, fiilen çıkarılıp çıkarılmadıklarından bağımsız olarak, potansiyel tehdit ve fırsat algılarını şekillendiren unsurlar hâline gelir. Çin’in Arktik’teki altyapı ve yatırım ilgisi, ABD’de Grönland’ın “stratejik boşluk” olarak kalmaması gerektiği yönündeki kaygıları güçlendirmiştir (Al Jazeera, 2025; Politico Europe, 2024).
4.5. Enerji, Kaynaklar ve Coğrafyanın Birleştiği Nokta
Grönland’ın enerji ve yeraltı kaynakları, ada üzerindeki askerî varlıklarla doğrudan bağlantılı olmasa da, güvenlik mimarisini dolaylı biçimde şekillendirmektedir. Kaynak potansiyeli, Grönland’ı büyük güç rekabetinde “pasif bir coğrafya” olmaktan çıkararak, geleceğe dönük stratejik hesapların merkezine yerleştirir.
Bu nedenle Grönland’ın önemi, bugün çıkarılan tonlarla değil; yarın kimin erişebileceği, kimin dışlanabileceği ve kimin kuralları belirleyeceğiyle ilgilidir. Enerji ve yeraltı kaynakları, bu anlamda Grönland’ı jeopolitik bir beklenti alanı hâline getirmektedir.

5. Deniz Yolları ve Geçiş Hatları: Grönland Neden Lojistik Bir Merkez?
Arktik deniz yolları, iklim değişikliğiyle birlikte küresel ticaretin matematiğini değiştirmektedir. Bilimsel çalışmalar, Arktik rotaların Asya–Avrupa hattında mesafeyi %30–40, transit süresini ise yaklaşık %25–30 oranında kısaltabildiğini göstermektedir.
Bu, yalnızca ekonomik bir kazanç değil; jeopolitik bir yeniden konumlanma anlamına gelir. Grönland, bu yeni rotaların Atlantik’e açıldığı noktada yer alarak, arama-kurtarma, ikmal, gözetleme ve sigorta altyapısı açısından kilit bir konuma yükselmektedir.
Grönland’ın deniz yolları ve geçiş hatları bağlamındaki önemi, onu yalnızca Arktik coğrafyanın bir parçası değil; küresel ticaret ve güvenlik mimarisinin yükselen lojistik düğüm noktalarından biri hâline getirmektedir. Bu önem, klasik deniz ticareti hacminden ziyade zaman–mesafe kazanımı, rota çeşitlendirmesi ve jeopolitik risk yönetimi üzerinden şekillenmektedir.

6. Sonuç: Trump’ın İddiası Test Edilebilir mi?
Donald Trump’ın “Grönland, ABD’nin güvenliği için hayati önemdedir” iddiası, siyasi üslubu nedeniyle sıklıkla abartılı bir çıkış olarak değerlendirilmiştir. Ancak bu çalışma göstermektedir ki söz konusu iddia, retorik düzeyde tartışmalı olsa da stratejik düzeyde test edilebilir ve büyük ölçüde doğrulanabilir bir içeriğe sahiptir. Grönland’ın önemi, kişisel tercihlerden değil; coğrafya, teknoloji ve küresel güç rekabetinin kesişiminden doğmaktadır.
Birinci test alanı erken uyarı ve zaman faktörüdür. Arktik üzerinden gelen balistik tehditler karşısında Grönland’da konuşlu radar ve uzay gözetleme altyapısının sağladığı 10–15 dakikalık erken uyarı süresi, ABD’nin nükleer caydırıcılık ve kriz yönetimi kapasitesi açısından ölçülebilir bir stratejik avantaj üretmektedir (National Security Archive, n.d.; Stone & Banner, 2000). Bu avantajın başka bir coğrafya tarafından ikame edilmesi son derece güçtür.
İkinci olarak, bölgesel askerî yoğunluk ve deniz güvenliği dikkate alındığında, Grönland’ın GIUK Gap üzerindeki konumu Kuzey Atlantik’teki durumsal farkındalığın temel bileşenlerinden birini oluşturmaktadır. Rusya’nın Arktik’te artan askerî varlığı ve denizaltı kapasitesi karşısında, Grönland doğrudan bir güç projeksiyon alanı değil; caydırıcılığı mümkün kılan sabit bir gözlem noktası işlevi görmektedir (Østhagen, 2019; IISS, 2022).
Üçüncü olarak, enerji, yeraltı kaynakları ve Arktik deniz yolları bağlamında Grönland, bugünkü üretim hacminden bağımsız olarak yüksek bir stratejik beklenti değeri üretmektedir. Nadir toprak elementleri, uranyum potansiyeli ve Arktik lojistik hatlarının Atlantik’e açıldığı konum, Grönland’ı ABD açısından “boş bırakılması riskli” bir coğrafya hâline getirmektedir (Nuttall, 2019; Melia et al., 2016).
Sonuç olarak Trump’ın iddiası şu şekilde sınırlandırılarak doğrulanabilir: Grönland, ABD güvenliğinin tamamı değildir; ancak ABD güvenliğinin Arktik üzerinden şekillenen boyutları Grönland olmadan sürdürülebilir değildir. Bu nedenle tartışma, Trump’ın üslubundan ziyade, işaret ettiği yapısal jeopolitik gerçeklik üzerinden yürütülmelidir.
Photo: REUTERS (INSS modification)
Kaynakça
Al Jazeera. (2025). Behind Trump’s threat: Why Greenland is strategically important.
Arctic Today. (2024). Why does Trump want the US to control Greenland?
BBC News. (2024). Why Greenland matters in global geopolitics.
Britannica. (n.d.). Greenland. International Institute for Strategic Studies (IISS). (2022). The GIUK Gap and North Atlantic security.
Financial Times. (2024). Greenland and the new Arctic geopolitics.
International Institute for Strategic Studies (IISS). (2022). The GIUK Gap and North Atlantic security.
GIS Reports Online. (2024). US–Greenland and Arctic security.
Güçyetmez, F., & Kısacık, S. (2025). Çin’in Deniz Taşımacılık Koridorları Çerçevesinde Arktik ve Akdeniz Geçitlerinin Konumları Hakkında Bir Karşılaştırma. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 24(2), 912-935. https://doi.org/10.21547/jss.1574311
Güçyetmez, F. (2023). The Impact of NATO Enlargement on Russian Security in the Baltic and Arctic. MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 12(4), 1564-1578. https://doi.org/10.33206/mjss.1267796
Politico Europe. (2024). Europe stands united with Greenland as Trump threat looms.
Lackenbauer, P. W., & Nielsen, A. (2022). Settling the Hans Island/Tartupaluk territorial dispute. Arctic Yearbook.
National Security Archive. (n.d.). Ballistic Missile Early Warning System (BMEWS) declassified documents.
Østhagen, A. (2019). The GIUK Gap’s strategic significance. The RUSI Journal, 164(2), 52–61.
Stone, M. L., & Banner, D. A. (2000). Radars for the detection and tracking of ballistic missiles, satellites, and planets. Lincoln Laboratory Journal, 12(2), 295–334.
National Security Archive. (n.d.). Ballistic Missile Early Warning System (BMEWS) declassified documents.
Reuters. (2025a). Why does Trump want Greenland and could he get it? U.S. Space Force. (n.d.). Pituffik Space Base, Greenland.
Reuters. (2025a). Trump announces Greenland special envoy.
Reuters. (2025b). Why does Trump want Greenland and could he get it?
Time. (2019). A brief history of Trump and Greenland.
U.S. Space Force. (n.d.). Pituffik Space Base, Greenland. Snyder, J. (2015). Geography, strategy, and great-circle routes. Strategic Studies Quarterly.